Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) ilan edildiği 15 Kasım 1983 tarihinden günümüze kadar geçen 25 yıl zarfında “Dünya Tarafından Tanınmayı Bekleyen” ancak birçok politik nedenden dolayı sadece Türkiye Cumhuriyeti tarafından tanınan Akdeniz’in en güzel adası; üzerindeki ambargoları aşabilmek, ekonomisini canlandırmak adına “Turizm Sektöründe” ve “Mali Düzenlemelerinde” büyük adımlar atmaya başlamıştır.

Ana vatan Türkiye başta olmak birçok ulusal firma KKTC de yatırımlar yapmaktadır. Adanın doğal güzelliği ve bakirliği elbette yapılan yatırımların özellikle Turizm üzerinde yoğunlaşılmasına neden olmuştur. Tabi ki buna paralel “Casino” faktörünü de gözden kaçırmamak gerekmektedir.

Yapılan ve yapılmakta olan reel yatırımlar haricinde, KKTC’nin tanınmamasına rağmen tüm Dünya’dan talep gören ve birçok Avrupa Ülkesindeki mevcut yasal düzenlemelerden çok daha avantajlı bir Vergi Sistemi bulunmaktadır. Serbest Liman, Uluslararası İşletme Şirketleri, Denizaşırı Şube v.b. yasal şirket yapıları bahse konu Vergi Sistemi içerisinde farklı avantajlara sahip olan örneklerden birkaçıdır.

KKTC Gelir Vergisi hukuku ve vergisel yapısı genelde Anglosakson sistemi ağırlıklı olup, Türkiye Cumhuriyetindeki Vergi yapısına oranla birçok farklılıklar göstermektedir..

KKTC’de yürürlükte bulunan ve içerik bakımından 1959 İngiliz Şirketler Hukuku kapsamında düzenlenmiş olan Fasıl 113 Şirketler Yasası uyarınca kurulan Tüzel Kişiliğe haiz Şirketler (serbest liman, uluslar arası işletme şirketleri bu yasa kapsamında değildirler), Kurumlar Vergisi Yasası uyarınca %23,5’lik bir Vergi Yüküne sahiptir. Ancak Türkiye’de uygulanan %20 Kurumlar Vergisinden farklı olarak, KKTC de ödenen %23,5’lik vergi yükünün birçok kişi tarafından bilinmeyen bir yönü vardır. Oranın tam hesabı şudur; Vergi Öncesi Kazançtan %10 Kurumlar Vergisi ödemekte geriye kalan miktar üzerinden de dağıtılsın veya dağıtılmasın %15 Gelir Vergisi kesintisi stopajı yapılır. Diğer bir anlatımla, net kârın ortaklara dağıtılmasında ekstra herhangi ek bir stopaj veya vergi ödemesi yapılmaz.

Diğer taraftan Gerçek Kişi statüsünde sahip yükümlüler (şahıs firmaları), her yıl açıklanan muafiyetler sonrası kalan vergi öncesi net gelir üzerinden asgari ücrete endekslenmiş kişiler ve özel muafiyetler indirildikten sonra kalan miktarlar üzerinden saptanan çeşitli dilimlerdeki vergi oranlarına göre Gelir Vergisi Yasasınca vergilendirilir. Örneğin 2014 yılı için Vergiye tabi gelirin ücretlilerde %17 diğerlerinde %10’nu düşüldükten ve 15,725,00 YTL kişisel indirim hesaplandıktan sonra Gelir Vergisinde kalan miktarın (matrahın) 3.000,00 YTL ye kadar %10, 6,000,00 YTL ye kadar %20, 13,600,00 YTL ye kadar %25,  23.650,00 YTL ye kadar %30, 23.650,00 YTL üzeri %37 oranında vergilendirilmektedir. Bahse konu muafiyetlere ek olarak yükümlü medeni haline  (evli, bekar, dul) ve çocuk sayısına göre de ek muafiyet hakkına sahip bulunmaktadır. Bu düzenleme ile vergilendirmeye ilişkin sosyal adalet ilkelerinin uygulamasına olanak verilmektedir. 

Yukarıda bahse konu Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi, tamamlanan yılı takip eden yılın en geç Nisan 30’na kadar hesaplanır ve ilgili Vergi Dairesine sunulması yasa gereği olup Gelir Vergisi Beyannameleri yükümlülere Vergi Dairesi tarafından posta ile gönderilmektedir.