Kıbrıs Akdeniz’in en güzel adalarından biridir. Birçok kişiye göre Cennetten bir parça ve bizler için de Vatan. Tanrı bize Kıbrıslı olma şansını vermiş ama bizler değerini bilmiyoruz.

1974’den bugüne kadar mükemmel bir sistem kurma şansımız vardı. Ama bizler toplum olarak bunu başaramadık. Duyar gibiyim yazıyı okuyan pek çok insan “ahaaa hep bu Siyasiler…” diye iç geçiriyor. 

Bu Siyasileri kim seçti peki? BİZLER…

Her birey kendi çıkarları için belirli bir kesimi destekledi bunca yıl. Sözde zenginlik içinde yılları harcadık. Biz bizim olmayanı sattık, yıktık, peşkeş çektik, göz ettik, üretmedik… Sonuç? Sonuç bugün geldiğimiz nokta. Yok oluyoruz.

Elektriğe %30 üzerinde zam yapan, buna karşılık memura %1 hayat pahalılığı ödemesi yapacak olan Hükümet, hiçbir matematik formülü ile açıklayamadığı bu durumu bir de savunmaya kalkıyor. Sadece memurun Hükümeti olduğunu vurgulayan bu açıklama, sosyal adalet ilkesinin de temelden sarsılmasına neden olmakta.

Bu ülke, 1974’den bugüne kadar birçok Hükümet değiştirdi. Sonuç hep ayni oldu, ne uzadık ne de kısaldık. Dışa olan bağımlılıktan kurtulamadık. Her başarısızlığımızı da “Ambargo” lara bağladık. Ambargo’nun anlamı da bu ülkede farklı yapılmalı. 

KKTC’de ambargo demek; belirli çıkar gurupları ile ilgili dönemdeki Hükümetin rant dağıtımı noktasındaki ortak çıkarlarının genel anlamıdır.

Ülkede adil bir gelir dağılımı yok. Vakti zamanında birileri Sosyal Sigortaların parasını Devlet bütçesine aktarmış ve Siyasi Rant uğruna çarçur etmiş. Şimdi Sigortalılar ve Sigorta emeklileri mağdur! Zamanında Türkiye bu fark için yüklüce bir para göndermiş, almışız, parayı KTHY’na aktarıp oradaki Siyasi Rant’ı beslemişiz. Şimdi KTHY de yok…

Artık tartışamıyoruz bile Kıbrıs’ta. Hani hep diyoruz ya “bu düzen böyle gitmez” diye… Gider! Bal gibi de gider.

Bir kere iktidarların %15’lik kemikleşmiş bir holigan grupları var. Düşünmeden sırf kendi çıkarı için siyaset yapıyorlar. Bizim kızı işe koyduydu, koyacaktı, tahsis arazi verecekti, sözleşmecik, yemecik, kredicik…. 

Geriye kalan kesim ise kültür seviyesi ve gelir seviyesi düşük insanlar. Ne yapsınlar?  Bir umut güçlüden yana oy kullanıyorlar.

Cennette yaşıyoruz ama sahip çıkamıyoruz. Bu topraklarda doğan ve büyüyen bizler için başka bir Kıbrıs yok ama bunu fark etmiyoruz. Sadece tüketiyoruz. Aslında tükettiğimiz kendi geleceğimiz ve kılımızı bile kıpırdatmıyoruz. 

Bu ülkenin gayri çivisi çıkmış. Kamuda akil insan sayısı bir elin beş parmağını geçmeyecek kadar azalmış. İktidarlar icraat yerine icat yapıyorlar. Herkes bir şeyler kapmak peşinde. Günün sonunda elimizde hiçbir şey kalmayacak. 

Umurumuzda mı peki? Hayır. 

Bu ülke bizim. Sahip çıkmasak da bizim. Gidecek başka bir yerimiz yok. Burada doğduk, burada öleceğiz ama gelecek nesiller bu topraklarda yaşayamayacaklar… Çünkü her şeyi tüketiyoruz…

 

“Bir masaldı aşkımız sisler bulutlar ardında
Bir akşam bitiverdi herşey yok oldu bir anda
Beyhude geçti yıllar silindi hatıralar
Geride bir avuç yalan
Hüzün dolu geceler buğulu pencereler
İşte hepsi bu senden kalan”

Barış Manço’nun çok sevdiğim şarkısından bir alıntı bu satırlar…

Beyhude Geçti Yıllar.

KKTC’de 1974’ten bugüne kadar geçen dönem için de aynısı söylenebilir.

“Beyhude Geçti Yıllar”.

Son 3-4 yıldan beri ülkemiz tam bir yangın yeri.

Dibe vuran ekonomi, işsizlik, iflas eden işletmeler, her yıl yapılan seçimler ve sonuç yine aynı hep aynı!

Herkes ekonominin battığını söylüyor ama siyasiler bildiklerini okuyorlar. Neden?

Tabii ki yine ekonomik nedenlerden.

Ranttan.

Saadet zincirinin dışında kalanlar neden seçildiklerini unutarak isyana başlıyorlar.

Bu millet için mi kendileri için mi isyan ediyorlar?

İşte KKTC’deki siyasetin ve mentalitenin gelmiş olduğu nokta maalesef bu.

Bunun üzerine bizler ne kadar ekonomi konuşsak, çözümler üretsek bunları kimin hayata geçireceği gerçekten merak konusu.

Kim düzeltecek bu ülkeyi?

Sadece kendisi için bakanlık düşünen hükümetin milletvekilleri mi yoksa hükümeti devirmek için sürekli giriş yapan ama iktidara gelince aynı onlar gibi davranan muhalefet partileri mi?

Bu ülkede herşey rant için!

Saadet zincirinin bir halkası isen senden iyisi yok!

Bana soruyorlar; neden son zamanlarda yapılan mitinglere katılmadınız diye…

Siz adanın kendi kendini yönetmesini istemiyor musunuz?

Evet istiyorum.

Kendi kendimi yönetmeyi ben de istiyorum.

Ama kim yönetecek beni?

Bugün yönetenler mi?

Yönetim anlayışı sadece ve sadece rant dağıtımı yapmak olan, sandalye kavgası, koltuk kavgası yapan ve bu halkı gram düşünmeyen siyasiler mi?

Ben kendi kendimi yönetmek isterim ama bu insanların beni yönetmesini de istemem.

Ben bunu tartışmak isterim!

Ekonomi mi?

Ekonomideki sıkıntılar da çözümler de belli.

Bunları uygulamak için vizyon gerek, plan gerek, bilgi gerek ve kararlılık gerek.

Bunlar KKTC hükümetlerinin hiçbir zaman sahip olamadığı becerilerdir.

Bizi kimin yönetmesi gerektiği önemli değil, bizim kendi kendimizi yönetecek insanları seçmemiz önemli!

Burada suç hepimizin.

Şimdi radyoda Barış Manço’nun “Beyhude Geçti Yıllar” şarkısı çalıyor.

Adanın kuzeyi için de 1974’ten beri durum tek bir cümle ile bu; “Beyhude Geçti Yıllar”.

Üzücü olan ise halen beyhude geçiyor yıllar!

Tags:

No responses yet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir