Her geçen gün artan zorlu rekabet koşullarında (ki bizim ülkemizde adil bir rekabetten söz etmek mümkün değildir) şirketler müşterilerin taleplerini karşılayabilmek ve müşteri memnuniyeti ile toplam kalite memnuniyetine ulaşabilmek adına sürekli yatırım yapmak ve yeni teknolojiyi yakından takip etmek zorunda. KKTC’de adil rekabet ortamı bulunmuyor olması herkesçe bilinen bir gerçek. Ancak tüm sektörler için bu sorun ikincil bir ödem taşıyor. Esas sorun KKTC’de yaşayan birçok bireyin “ben her işi yaparım, her işten anlarım” mentalitesi ile bilinçsizce yatırım yapmakta olmasıdır. Ahmet filanca yere restoran açmış iyi iş yapıyormuş. Hade biz de yanına açalım… İnşaat sektöründe çok para var hade müteahhit olalım… Yok, Oto Galeri açalım… v.s…

Ülkede yatırım yapmakta olan her 5 insandan 1 tanesi tam olarak ne yaptığını bilen ve doğru araştırmalar sonucunda stratejik bir planlama ile yatırım yapmakta. Geri kalanı tamamen “güdü” ve “kıskançlık”  ile yatırım yapmakta.

Adam hiç düşünmüyor ki bu sektörün geçmişi ve geleceği nedir diye… Ama sorsanız o sektörün profesörü kendisi… 2004 Annan Planı sonrası ülkenin ¾ ü müteaahitliğe soyundu. Kalitesiz üretimler, şekilsiz şemalsiz binalar, bir evi on kişiye satanlar… Hem sektör iflas etti hem de sektöre olan güven tükendi. İnşaat sektörü iflas edince ona bağlı birçok yan sektör de iflasa sürüklendi.

Bu durum ülkenin çarpık büyümesi ve toplum bilinci ile paralellik taşıyor. Belirli şart ve kurallara bağlı olmayan ve her işi yaparım zihniyetindeki yatırımcılar sadece inşaat sektörünü değil hizmet sektörünü de iflas ettirdiler.

Ansızın herkes restoran işletmecisi oldu. Dip dibe, sırt sırta ayni menü ve hizmeti veren işletmeler mantar gibi türedi. Ardından Hükümet memurun çalıma saatlarini değiştirerek öğle sonu mesaisini kaldırdı ve sektör dara düştü. İyi kötü köklü olanlar ayakta durabildi, gerisi iflas etti. Yine hizmet sektörüne bağlı birçok yan sektör de bu iflası yaşadı.

Demek oluyor ki; ülkedeki kötü ekonomik göstergeler ve Hükümetlerin kötü ekonomi yönetimleri dışında, ülke insanının bilinçsizce yatırım yapma alışkanlığı da bugün yaşanmakta olan iflasların görünmeyen diğer bir nedeni. Henüz kimse bu konuyu konuşmuyor ülkemizde ancak benim kanaatim şu ki, biz toplum olarak tüccar zihniyetine sahip değiliz. Sahip olsak kendi ayağımıza kurşun sıkmayız. Çok sevdiğim bir dostumun “biz her işten anlarız” iddasında olanlar için kullandığı bir tanım çoğunlukta olan bu tip bilinçsiz yatırımcıları çok iyi tanımlıyor; ”KKTC’de HERBOKOLOK çok” diyor. Yani her b..dan anlayan çokkk.

Sermayesi olan her bir bireyin araştırma yapmaksızın yaptığı yatırımlar sonucu ekonomi normalden daha hızlı bir şekilde kötüye gitmekte. KKTC’de kaç tane kurumsal şirket veya kaç tane kökleşmiş şirketimiz var? Toplasanız belki de iki elin parmaklarını geçmez. Peki bu sayı  neden artmıyor?

Çünkü sektörel olarak bilinçsizce yatırım yapanlar, rekabeti o kadar bir dengesiz hale getiriyor ki, KOBİ büyüklüğündeki şirketler büyümekten korkuyor. Sadece bu da değil, finansmana erişimdeki zorluklar ve finansman eksikliği kaynaklı yapılamayan yatırımlar dışardan gelen büyük yatırımların adada yerel yatırımcılardan daha başarılı olmasına neden oluyor. Bunun önlemek için de sektörler “KKTC Vatandaşı Olma” zorunluluğu getiriyorlar. Aslına bakarsanız bu konu da ayrı bir başlık altında tartışılması gereken bir olay!!!

Ancak ülkedeki yatırımcıların çok daha güçlü bir finansman yapısına ulaşabilmesi ve sektörde uzun yıllar var olabilmesi için artık “Şirket Evliliklerinin” veya diğer bir ifade ile “Sermaye Evlilikleri” nin başlaması gerek. Bu konuda ülkemizde bilinen fazla bir örnek yok. Ama ayni sektörde, örneğin inşaat sektöründe faaliyet göstermekte olan 4 orta ölçekli firmanın tek bir çatı altında birleşerek yatırıma başladığını bir düşünün!!! Güçlü bir finansman yapısının sağlayacağı “zaman” avantajı… Daha düşük maliyet ve daha güvenli bir şirket profili!!! Dört farklı sesin oluşturacağı bir ahenk ile birçok alanda daha doğru kararlar alınabileceği geniş bir yapı. Hatta ve hatta “markalaşma”…

Az olsun benim olsun mantığı bu ülkede olası bir çözümde tüm ticaret erbabının sonunu getirecektir. Her ne sektörde olursa olsun, benzer işi yapan şirketler bugün ve gelecek için evlenmeliler. Müşteriye sunulacak olan hizmetin daha kaliteli, daha hızlı, daha teknolojik olması tamamen şirketlerin finansman gücüne bağlıdır. Bunun için de bizlerin de bu ticaret kültürünü öğrenmemiz gerek.

Tags:

No responses yet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir