Çözüm… Ada’da Çözüm!!!

Birçoğumuz, adanın genel ekonomisin her iki toplum için de Çözüm odaklı olduğunu biliyoruz. Buna kimsenin itiraz ettiği yok. Ama “Çözüm” kelimesinin kullanımı, artık var olan anlamını yitirmek üzere.

Uzun yıllardan beri yaşanan ve yaşatılan; “toplumlar arası düşmanlığı geride bırakıp, sağlam temeller üzerinde sürdürülebilir ve kalıcı bir Çözüme odaklanma” konusunda sürekli olarak telkin edilen, tüm hakları rafa kaldırılan ve ekonomi başlığı dahil birçok alanda “azınlık” noktasında mütalaa edilen Kıbrıs Türkü, ne yazık ki toplum içerisinde bile bu gerçeği göremiyor!!!.

Yıllarca kendi Siyasetçisi tarafından kandırılan, uluslararası ambargolardan daha büyük yıkımlara neden olan rant sistemine bağımlı olarak adaletten uzak, dengesizce büyüyen KKTC ekonomisi bugün iflas etmiş durumdadır. Bilinen uluslararası güçlerin uygulamış olduğu tüm yasak ve baskılardan ari olarak, kendi yarattığı olumsuzluklar içerisinde eriyen KKTC ekonomisi ve dolaylı olarak KKTC’yi yöneten Hükümetler, topluma karşı hep var olan “ambargoyu” ve “çözümsüzlüğü” neden olarak göstermişlerdir. Hep suçu başkalarına yıkmayı Siyasi manevra olarak benimsemiş olan ve her seferinde toplum tarafından seçilen bu Siyasetçiler kadar onları seçen, daha doğrusu kişisel menfaat uğruna siyasi rant ekseninde oyunu kullanan her bir vatandaş da en az bu Siyasetçiler kadar suçludurlar.

Futbol taraftarı gibi, Siyasi Parti taraftarı olan toplumun büyük bir kısmı, yaratılan siyasi rant ekseninde her dönem kendi menfaatini ülke menfaatlerinin önünde tutarak KKTC’nin büyümesinden çok kişisel olarak elde edeceği kazancın veya menfaatlerin büyümesine önem vermişti. Kimse dillendiremese de, var olduğu günden beri varlığına inanılmayan KKTC’nin ömrünün süreli olduğuna inanan toplumun bazı kesimleri, bu süre içerisinde ne koparırsa, ne elde ederse, yanına kar kalacağının bilinci ile bu ülkenin yani KKTC’nin var olan tüm olanaklarını sonuna kadar kullanmış, sömürmüş ve şimdilerde “çözüm olsun da nasıl olursa olsun” edası ile Siyaset yapmaya ve/veya görüş beyan etmeye devam etmektedirler.

Çözüm da çözüm… Çözüm olmaz ise adada ekonomik olarak var olamayız!!!

Bu ifade toplum zihnine öyle bir kazındı ki, bağımsızlıkmış, özgürlükmüş kimsenin umuru değil. Bir Güney vatandaşı KKTC’de futbol oynamak istedi diye, Güney’deki binlerce fanatik adamın evini basıp tehdit ediyor ve can korkusu nedeni ile adam Kuzeye dahi geçemiyor… Her fırsatta Güney Hükümet temsilcileri; çözümden kasıt bizim yöneteceğimiz bir Devlet çatısı altında Türklerin azınlık olarak yaşamasına vurgulayan açıklamalar yapıyor, biz ise hala Kuzey’de “bunlar münferit olaylar, çözümden sonra bitecek” yalanları ile topluma mavi boncuk dağıtmaya devam ediyoruz.    

2004 Referandumunda her şeye rağmen “çözümü destekleyen Kıbrıslı Türkler”, sırf çözüm uğruna var olan sözleşme ve içeriğini dahi yeterince tartışmadan evet demişti. Şimdi ise karşımızda çok daha sancılı bir süreç var. Büyük bir olasılık ile Annan Planı’ndan daha ağır ve Kıbrıs Türkünü öncelikli olarak ekonomik anlamda 2. sınıfa düşüren, sonrasında da resmi azınlık noktasına çekecek bir anlaşma ile karşı karşıya bırakılacağız. Yoksa Güney Kıbrıs buna neden evet desin ki?

Bu oyun öyle güzel yazılmış ve öyle güzel oynanıyor ki, ben masadan kalktım diyen Güney Kıbrıs’a karşın, Türk tarafı “tamam tamam, ne istersen al ama çözüm olsun” diye yalvartılma noktasına sürükleniyor. Bunu bugün için hissetmiyor veya göremiyor olabilirsiniz ama Çözümü “Azınlık” olarak tanımlayan Güney Yönetimi ile varılabilecek eşit temsiliyetli bir yapının oluşabileceğine hangimiz inanıyoruz ki?

Olası çözüm sonrası ülke çıkarlarını maksimize edecek olan diğer bölge ve büyük Devletlerden hiçbiri, yaratılacak olan Çözümün ADİL ve SÜRDÜRÜLEBİLİR olup olmadığını umursamıyor bile. Her bir Devlet kendi kişisel menfaatlerini düşünüyor. Böyle bir çözüm ihtimalinin ilerleyen dönemlerde büyük sorunlar doğuracağı aşikar.

Türk Toplumu olarak, kendi yarattığı ekonomik ve sosyal çıkmaz içerisinde hiçbir radikal kararı alamayarak her geçen gün daha kötüye giden ülke şartlarının düzelmesi için “Çözüm=Azınlık” noktasına sürüklendiğini acaba ne zaman anlayacak? Adada iki toplumlu bir Devlet yapısı da çözüm, eşit temsiliyetli tek devlet modeli de çözüm, azınlık olmayacağımız her türlü sonuç da bir çözüm… Ama bunları tartışan dahi yok…

Adada esen bu Barış rüzgarının sonu nereye varır bilmem ama şu an itibari ile adanın Kuzeyi “pireye kızıp yorgan yakma” noktasında. Bir taraftan iç siyasette yıllardan beri yaşanan olumsuzluklar, diğer tarafta Türkiye’nin belirli alanlarda yaptığı dayatmalar ve oluşan adaletsiz – menfaat ve çıkara dayalı yönetim şeklinden dolayı tüm umutlarını tüketmiş bir toplum. Tek çıkışı sözde “çözüme” bağlayan tüm yerel ve uluslararası bilirkişilere inanarak neye imza atacağından bir haber olan toplumumuz için umarım ve dilerim her şey istediklerine az da yakın olur. Çünkü bu sürecin yönetimi bizlerin elinde değil… Bizi yönetenlerin hiç değil ki zaten bir şeylerden de anladıkları yok…Türk toplumunu bugün Güney toplumunun yönetiminde bulunan Kıbrıs Devletine yama yapmaya, azınlık yapmaya çalışanların bu toplumu düşündüğüne zerre kadar inancım yok.

Tags:

No responses yet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir